Yeme Bozuklukları, yeme davranışı ve yemekle ilgili duyguların ve düşüncelerin bireye ciddi boyutlarda rahatsızlık vermesiyle ortaya çıkar.
Diyet yapma davranışı, yeme bozukluklarının gelişimine yol açan ortak uyarıcıdır. Kişinin yiyeceklere, kiloya ve görünüşe aşırı derecede takıntılı olma durumunun; sağlığına, ilişkilerine ve günlük aktivitelerine ters etki yapma derecesine kadar gitmesine neden olmaktadır.

Yeme Bozuklukları, sadece yiyecek ve ağırlık ile ilişkili değildir. Bedensel belirtiler ön planda gibi görünse de ciddi psikiyatrik sorunlarla birlikte ilerler. Oluşan bir yeme bozukluğu, içsel yaşanan karmaşaya dışsal bir çözüm getirmektir.
Yeme Bozukluklarının oluş nedenleri tam olarak bilinmemektedir. Etiyolojide biyolojik ve psikososyal nedenlerin birlikte rol oynadığı sanılmaktadır. Yeme Bozukluklarının altında yatan sebepler; düşük benlik saygısı, depresyon, kontrol kaybı duygusu, değersizlik, kimlik karmaşaları, aile içi iletişimde problemler ile ilişkilendirilmektedir.

Genel olarak adolesan ve genç kadınları etkiliyor gibi görünse de her yaşta ve her cinsiyette kişinin yeme bozukluğu olabilir. Yeme Bozuklukları Akademisi (AED: Academy for Eating Disorderse)’ne göre Amerika’da 10 milyon kadın ve 1 milyon erkek bireyin yeme bozukluğunun olduğu tahmin edilmektedir. Erkeklerde görülen yeme bozuklukları, tahminlerin aksine son 10 yılda iki katına çıkmıştır. Yeme Bozuklukları, önemli fiziksel sağlık problemlerine yol açmanın yanı sıra, yüksek morbidite ile birlikte artmış ölüm riski taşıyan psikiyatrik bozukluklardır.